Ana Sayfa    » FELSEFE    » 7-10. yüzyılda felsefe    » İslam dini ve ideolojik akımlar, öğretiler   

İslam dini ve ideolojik akımlar, öğretiler

  

7-9. yüzyılda İslam dininin Azerbaycan’da yayılması ve ülkenin İslam kültürü alanına faal bir şekilde girmesi Azerbaycan felsefi düşüncesinin gelişmesi ve İslam diniyle çok yönlü ilişkilerin yaranmasına neden olmuştur. Zaman geçtikçe Kur’an-i Kerimin zahiri ve batini yorumları sonucunda ortaya çıkmış çok sayıda değişik ideolojik akımlar Azerbaycan toplumunda yer edinmeye başlamıştır. Azerbaycan’da bu akımları temsil eden mütefekkir ve filozoflar yetişmeye başlamıştır.   O dönemde değişik ideolojik akımların temsilcileri nazari ve felsefi tutumlarını Kur’an-i Kerim hükümlerine dayandırmışlardır. Bölgede yayılmış Mutezile, İsmaililik, Sufilik vs. akımlar için karakteristik idi. Kur’an-i Kerim’de ve çok sayıda İslami ideolojik akımlardaki ana sorunsal Yaratan ve Yaratılan – Halik’la Mahlûk – ilişkileriydi. Bu ilişkinin yorumuna dayalı olarak değişik öğretilerin felsefi açıdan idealist, monoteist, düalist, panteist veya materyalist yönü de belirlenmiştir. Mutedil olmayan akımlar Allahın Kur’an-i Kerim’de hakikat olarak sunar, insanın Allaha geri döneceğinden ve O’nunla görüşeceğinden, astral olaylardan, idrak, İlahi nur, takdir, ceza,  takva, maddi nimetler vs. konulardan bahseden surelerin ezoterik yorumunu verirken, bazen panteist “vahdetül vücud” felsefesini maktalardı. Böylece Azerbaycan’da manevi-medeni mekânının çatışmalarla dolu ideolojiler de gelişmekteydi.
7–8. yüzyılda ilahiyat felsefesi hızla gelişmeye başlamıştır. İslamın felsefi yorumu ilahiyatçıların  doğrudan görevi haline gelmiştir. Fakat bu görevin icrası sırasında değişik görüşler ve fikir ayrılıkları da kaçınılmazdı.
O dönemde Azerbaycan’da mutedil fakihlerden Ahmed ibn Harun Berdici, Mekki ibn Ahmed Berdei, Musa ibn İmran Selmasi ve diğerleri ünlü idiler. Rasyonalizmi ve düşünce özgürlüğü ile seçilen Mutezile akımının Azerbaycan’daki temsilcileri 9. yüzyılda yaşamış ünlü bilim adamı ve ilahiyatçı Cafer Hemedani Bağdadi, Ebubekr Mehemmed ibn Ömer ibn Abdulla Berdei, Ebuseid Ahmed Berdei vb. idi. Bu dönemde İslam medeni bölgesinde Şark ve Kadim Yunan felsefesine, özellikle neo-Platonizme dayanarak Panteizmi ihtiva eden Batınilik felsefesi vardı. Azerbaycan filozoflarından Batıniliğin misyonerleri Ebü-l-Kasim Ali ibn Cafer vb. bu felsefi ekolün mensuplarından idi. 
8–10. yüzyılda İslam   dünyasında, aynı zamanda Azerbaycan’da birbiriyle çatışan, fakat ekser durumlarda felsefi dünya bakışında Panteizm, sosyal bakışlarında demokratiklik, etik görüşlerinde hümanizm ve diyalektik yaklaşımıyla bilinen mistik İsmaililik ve Sufilik akımları ilk gelişim aşamasını yaşamıştır. Tasavvufun felsefi dünya bakışının temelinde felsefi kategori olarak aşk, İsmaililiye dayalı reel ve reel olmayan idrakin vahdeti vardır. Sufilik felsefesini bu dönemde Ebü-l Ferec Ebü-l Vahid Varasani Tebrizi, Ebu Saib Hemedani, Ali ibn Abdüleziz Berdei, Baba Kuhi Bakuvi vb. temsil etmişlerdir. Orta Çağ kaynaklarında kökleri eski Şark ve Yunan felsefesine uzayan İsmaililiyin İslamı tekzip ederek Zerdüştüliğin yeniden canlanmasına çaba gösterdiğinden bahsedilmektedir. İsmaililiyin Azerbaycan’da yayılmasına dair Nizami, bu akımın tarihçisi Fidai vb. bilgi vermektedirler. Kaynaklara göre İsmaililik felsefesi doğa bilimlerinin başarıları ve “İhvanüs-Sefa” ansiklopedisiyle ilgiliydi bağlıdır. Bu ansiklopedinin ideologu Azerbaycanlı bilim adamı ve filozof Ebü-l-Hasan Ali Harun oğlu Zencani idi.



Oxunub: 158884